Aşk Burcundan

-Erdem Bayazıt-

/Serbest/
Artık hazırım
Bir komutla işleyebilir hayat!

Ne apartmanlar
Ne surları kalelerin
Ne beton yığınları
Ne demir kütleler
Ne binbir türlü bahaneler
Ne de zavallı hükümdarların buyrukları
Yolumu kesebilecek değil!

Çıktım yola
Artık bir leyla var
Demek istediğim bütün leylalar
Yani bir de yalnızca sen varsın
Herbirimize özel ve herkese rahmet
Artık buyruk senin hayat sen
Doğmadan önce sen ölümden sonra sen
Arada hep sen!

Al beni Rabbim
Çöz beni çoğalt beni
Bütün yarattıklarınla bir kazanda kaynat beni
Aşk girsin yürürlüğe
Yeryüzünde ve gökyüzünde
Hayatın bu yüzünde ve öte yüzünde.

Ey toprak! Benim işleyen gücüm
Durmak yorulmak bilmeyen;
O benim cevherimdir ben onun mayasıyım
O benim bedenimdir ben onun ruhuyum

O tarla
Ben tohumum
O hep susar ben sözcüyüm.

Ne o uyur ne ben uyurum
Her an diriyiz
Birlikte nöbetteyiz
Birlikte işleriz.

/Ey bütün kirler paslar cerahatlar
Tükettiklerimiz bozup bıraktıklarımız
eskittiklerimiz
Saptırdıklarımız çarpıttıklarımız inkar
ettiklerimiz
İçimizde kokuttuklarımız dışarıya attıklarımız
Biz temizleriz bütün kirleri, kirlenmişlikleri
Bazan toprak bazan ben birlikte ikimiz/

Yıldızlar kayar gökyüzünde
Nehirler akar yer altında ve yer üstünde
Dolaşır sular toprağın damarlarında
Ağaç bedenlerinde dallarında yapraklarında
köklerinde
Bazan iner gökten yere
Bazan çıkar yerden göğe
İşte hayat
İşler tabiat!

Kalbim kalbine
Rüzgarlar yapraklara
Denizler karalara çarpar
Yağmurlar yağar
Çarpar damlalar senin yüzüne benim yüzüme
Anka açmış kanatlarını
Durur gökyüzünde!

Bir ezgi bağlar beni bana
Bir bebek büyür annesinin damarlarında
Her gün ayın büyümesi gibi gökyüzünde
Bir atın ön ayakları zınk diye durur bir uçurumun
kenarında
Bir kadının kolları açılır Allahına
Durur çölün ortasında Meryem gibi
Değişmeyen biçimde
Değişmeyen konumda.

Yollar çağırıyor bizi
Yolculuklar çekiyor bizi
Yalnız değiliz
Bizimle konuşur ıssız yaz geceleri
Bizi çağırır karanlıklarda çakalların sesi
Hiç durmadan çınlayan ağustos böcekleri
Kurbağalar baykuşlar
Homurdayan motorlar
İşleyen fabrikalar
Yürüyen makinalar
Bizi çağırırlar!

Ey mızrak nereye akıyorsun
Ey kurşun nereye gidiyorsun
Ey kan niçin çıktın damardan
Ey çığlık niçin koptun
Nereye hicret ediyorsun?

Ah bu göç niye
Bu sararmış yapraklar
Yollara savrulan bu kağıtlar
Yuvarlanıp duran bu bozkır dikenleri
Esip duran bu rüzgâr
Tepelerden pınarlara akan bu koyun sürüleri
Dalga dalga bu ceylanlar antiloplar
Kovanlarından dışarıya uğramış bu arılar
Kendilerini dağıtmış bu anneler
Gözlerine sinekler konan saçları dağınık
Sümükleri hep akıp duran bu çocuklar
Nereye gidiyorlar!

Kımıldarsan bir gemi limandan kopacak
Bir elma dalından
Bir kuş yuvasından!

Ey anka ayırma gözlerini
Boşlukta duran
Yumurtadan!

Şiir Notları:
Şiirler: Gelecek Zaman Risalesi


Destek ol 
Rastgele Getir