15 Temmuz Destanı
-Nurullah Genç-
Selâm Fetih burcunda dirilen yiğitlere
Ölüm yine vîrândır ve ândır şimdi ölüm
Selâm, kıyam vaktinde vurulan yiğitlere
Şehâdet ufkunda kan revândır şimdi ölüm
Selâm, eğilmeyip de kırılan yiğitlere
Zâlimlere “Dur” diyen isyanımız bir bizim
“Ya Allah” nidâsıyla devirdik tiranları
Devlere mezar olan destânımız bir bizim
Bir ihtilâl gecesi meydanlara yürüdük
Gökyüzü alev alev yağınca üstümüzden
Tekbirlerle çoğalıp sonsuz yâre yürüdük
Yürüdük salâ vakti karadan ve denizden
Karanlığa kalbine âşikâre yürüdük
Bin bir çiçekten gelen dermânımız bir bizim
Bir hilâl bestesidir ruhumuza dokunan
Meş’alemiz, o kutlu fermânımız bir bizim
Şehîdler diyârında parlayan nûrdur vatan
Vardık mı üzerine, demirden dağ yıkılır
Yüzünde ay ışığı yine mağrurdur vatan
Târih tebessüm eder, bu vahşî çağ yıkılır
Bayrağı kanımızla yıkanmış surdur vatan
Derdimiz dîvânedir; ozanımız bir bizim
Düşlerimiz parlıyor mehtâbında ülkemin
Direnişe çağıran ezanımız bir bizim
Mekân bize mühürlü, zaman deryâdır bize
Suyundan içiyoruz ilâhî bir sebîlin
Mâverâ meftûnuyuz, hayat rüyâdır bize
Yine bir Kerbelâ’dır mazlumun kanı, bilin
Sanmayın, sultân olan fâni dünyâdır bize
Hangi denize varsak limanımız bir bizim
Kuyusunda Yûsuf’uz yeryüzü mahşerinin
Nemrutları deviren îmanımız bir bizim
İhânet en muammâ mihveridir Haçlı’nın
Zamana gül şerbeti içirmenin vaktidir
O esrarlı gölgeler neferidir Haçlı’nın
Yürekten ebâbiller uçurmanın vaktidir
Bu en derin, en kahpe seferidir Haçlı’nın
Nice bin yıldan gelir, dîvânımız bir bizim
Kardeşlik en mukaddes şânımızdır bu yerde
Sevincimiz leylâdır, şivanımız bir bizim
Onlar tuzak kurarlar Rabbim, bozar gideriz
Döner gibi düğünden, haykırır gibi toydan
Ne şüpheye düşeriz, ne ah-ü zâr gideriz
Gideriz, dağlar gider; dile gelir de meydan
Bin yılın destânını böyle yazar gideriz
Mesâfeler ne yapsın, her ânımız bir bizim
Serden geçeriz lâkin geçmeyiz ülkümüzden
Kitaplar kitâbıdır, Kur’ânımız bir bizim
Er doğanız, ateşten korkmayız, duysun âlem
Kalır mı yadellere bir tek gülün yaprağı
Yürürken ardımıza bakmayız, duysun âlem
Kanımızda suyu var, tenimizde toprağı
Anadolu’yu öksüz koymayız, duysun âlem
Harfler, heceler ayrı, beyânımız bir bizim
Ölümsüz hâkanıyız müslüman gönüllerin
Kahra meydan okuyan devrânımız bir bizim
Yıkılmaz dağlar olsa düşman, yarar geliriz
Mevlâyı bilenlere neylesin kanlı kurşun
İbrahim edâsıyla putu kırar geliriz
Peygamber duâsıdır sırları bize Arş’ın
Gemileri yakarak bir yol arar geliriz
Muhâciriz, ensarız; imkânımız bir bizim
Düşlerimizden akar umudun bereketi
Dünyaya baş kaldıran erkânımız bir bizim
Bin yıllık kitâbeden adımızı kim alır
Şehidler ve melekler tutuyor elimizden
Sonsuzluğu bekleyen yâdımızı kim alır
Kim alır bu gül kokan ebedî yurdu bizden
Göğsümüzde parlayan ay yıldızı kim alır
Devirlere âşinâ irfânımız bir bizim
Can pîrine pervâne ırmağız her birimiz
Gönlümüzde çağlayan ummânımız bir bizim
Ölümü bilmeyeni öldüremez hâinler
Nâmertler anlayamaz can kimin, fedâ nedir
Bizi bizden koparıp böldüremez hâinler
Kâinat görsün artık: Millet ve sevdâ nedir
Şeytanı ebediyyen güldüremez hâinler
Umutlar dergâhında mihmânımız bir bizim
Firavunlar bekliyor Kızıldeniz yeniden
Hâkimler Hâkimidir, Rahmân’ımız bir bizim
Zâlimlere “Dur” diyen isyanımız bir bizim
Devlere mezar olan destânımız bir bizim
Bin bir çiçekten gelen dermânımız bir bizim
Meş’alemiz, o kutlu fermânımız bir bizim
Derdimiz dîvânedir; ozanımız bir bizim
Direnişe çağıran ezanımız bir bizim
Hangi denize varsak limanımız bir bizim
Nemrutları deviren îmanımız bir bizim
Nice bin yıldan gelir, dîvânımız bir bizim
Sevincimiz leylâdır, şivanımız bir bizim
Mesâfeler ne yapsın, her ânımız bir bizim
Kitaplar kitâbıdır, Kur’ânımız bir bizim
Harfler, heceler ayrı, beyânımız bir bizim
Kahra meydan okuyan devrânımız bir bizim
Muhâciriz, ensarız; imkânımız bir bizim
Dünyaya baş kaldıran erkânımız bir bizim
Devirlere âşinâ irfânımız bir bizim
Gönlümüzde çağlayan ummânımız bir bizim
Umutlar dergâhında mihmânımız bir bizim
Firavunlar bekliyor Kızıldeniz yeniden
Hâkimler Hâkimidir, Rahmân’ımız bir bizim