Çün Doğup Tuttu Cihan Yüzünü…

-Dede Ömer Rûşenî-

Çün doğup tuttu cihan yüzünü hüsnün güneşi
Kim ola sevmeye bu vech ile sen mâh-veşi

Türk ü Kürd ü Acem ü Hind bilir bunu ki sen
Hâşimîsin Arabîsin Medenîsin Kureşî

Sen emîre kul olan her ne kadar müdbir ise
Bende-i mukbil olur misl-i Bilâl-i Hâbeşî

Dîk-i hikmetde pişirdi çü senin sevgini Hak
Cebrâil olsa n’ola matbahının heymekeşi(1)

Yerdeki daveti fevt olagidem deyu göğe
Bağladın beline ey nûr-i bilâ-sâye taşı

Sensin ol püşt u penâh-ı melek u ins u peri
Enbiyânın güzeli, sevgilisi, hûb u hoşi

Üzülüp ırkı Ebû Cehl gibi ebter olur(2)
Sen Ebe’l-Kâsım ile her kim tutarsa güreşi(3)

La‘le benzer ki gül-rûyuna indirmedi baş
Muğ-i Hindû gibi yandı kararıp içi dışı

Kesilip başın ayakda göriser her ki senin
Yüzün izine sürüp komaz ayağına başı

Parmağından âkıtıp âb-ı revân bahş-ı revân(4)
Nice yüzbin kişiden ref‘ idisersin âteşi(5)

Ve’d-duhâ verdine, ve’l-leyl okurum sünbülüne
Rûşenî virdi budur küllü gadâtin ve aşî(6)

Günümüz Türkçesiyle Anlamı:
(Efendimiz, sen) doğduğunda, bütün âlem yüzünü güzellik güneşine çevirdi. Kim sevmez bu suretle sen ay gibi güzeli? Türk de Kürt de Acem de (Arap olmayan) Hintli de bilir bunu ki sen Haşimoğulları’na mensupsun, Arapsın, Medinelisin (Efendimizin (s.a.s.) Mekke’de doğmuştur, Medine’ye hicret etmiştir ve ravzası/kabri Medine’dedir) ve Kureyş kabilesindensin. Senin gibi bir emîre/lidere/peygambere kul olan (tabi olan) bahtsız talihsiz bile olsa Bilal Habeşi gibi makbul ve bahtiyar bir bende olur (hem dünyada hem ahirette talihi yüzüne güler). Senin sevgini Hak (Allah Teala) hikmet çömleğinde pişirdi. Cebrail (ise) mutfağının odun çekeni…(?) Yerdeki daveti göğe geciktiririm diye bağladın beline ey gölgesiz nur taşı(?). Sensin cinlerin, insanların ve meleklerin sığınağı. Peygamberlerin güzeli, sevgilisi, hoşu. Sen Ebe’l-Kâsım’la (Kasım’ın babası) her kim güreş tutsa üzülür ve ırkı Ebu Cehil gibi ebter (soyu kesik) olur. La’l gibi kırmızıya çalan (beyaz tenini), gül yüzünü yaralayamaz. Ateşe (ateş tanrısına) tapan Hindular gibi içi dışı kararıp yanar(?). Seni ayakta gören baş kesip (hürmetle başını eğip) yüzünü ayağının izine sürmez mi başını koymaz mı? Parmağından (Allah’ın iziyle) ırmak gibi su akıtıp hayat veren (insanların susuzluğunu gidermesine vesile olan) sen, (hem bu dünyada hem ahirette şefaat ederek) yüzbinlerce kişinin hararetini giderirsin, ateş azabı kaldırırsın. (Peygamber Efendimizin) gülüne/gül yüzüne “Kuşluk vaktine ant olsun!” ayetini okurum, zülfüne ise “Geceye ant olsun!” ayetini okurum. Ruşenî’nin bütün virdi budur sabah akşam. (Mısraların sıralaması olsun kelimelerin yazımı olsun farklı versiyonlarına denk geldik. Birçok faklı versiyona göz atıp en uygun olacak şekilde derlemeye çalıştık. Hatalar vs. varsa daha sonradan düzeltilebilir. Bazı mısralara anlam vermek biraz zorladı. Yaklaşık bir anlam vermeye çalıştık.)

Şiir Notları:
(1) Veya: “… matbahının çillekeşi” (2) “Doğrusu o sana buğzedendir (asıl) ebter (olan).” (Kevser, 108/3) Peygamber Efendimizin (s.a.s.) oğlu Kasım vefat edince müşriklerden Âs b. Vâil, Peygamberimiz için “Bırakın şu soyu kesik olanı, ölünce unutulup gidecek.” demiştir. Bunun üzerine bu sure inmiştir. Bu ayet-i kerimede asıl soyu kesik olanın o ve onun gibiler olduğu beyan edilir. (3) Anlatılana göre Ebe’l-Kasım (Kasım’ın babası) lakaplı Peygamber Efendimiz (s.a.s.), çocuk yaşlardayken Ebu Cehil ile güreş tutarlarmış. Kendisinden yaşça büyük pehlivanları dahi yenen Ebu Cehil, Peygamber Efendimize (s.a.s.) yenilirmiş. (4) Peygamber Efendimizin (s.a.s.) parmaklarından su akıtma mucizesine telmih vardır burada. (5) “Ref‘ idisersin âteşi” veya “def‘ idisersin âteşi”: Harareti giderirsin, ateşi kaldırırsın, defedersin derken burada Peygamber Efendimizin şefaat hakkının olduğuna işaret ediliyor gibi. Peygamber Efendimizin (s.a.s.) şefaati haktır. Allah’ın izin verdiklerinin şefaat hakkı olacağına dair işaretlere, ayetlere bakılabilir (Bakara, 2/255; Sebe, 34/23; Necm, 53/26; Nebe, 78/38). (6) Duha suresinin ilk ayetinde Allah Teâlâ “Ve’d-duhâ” (Andolsun kuşluk vaktine) ayet-i kerimesiyle yemin eder. Bu ayet-i kerimeyi, tefsir ve fıkıh ilimlerinde otorite kabul edilen ve çok hadis rivayet edenler arasında yer alan Peygamberimizin amcasının oğlu Hz. Abdullah İbn-i Abbas (r.a.), “Allah fâni olana yemin etmez, oradaki duhâ vaktinden kasıt, Hz. Muhammed’in (s.a.s.) cemalidir.” şeklinde tefsir eder.


Destek ol 
Rastgele Getir