Hakkın Huzurunda (IV)
-Muhammed İkbal-
Manzum Tercüme: Ahmet Metin Şahin
Fakih cahil, yakîn bilmez o millet;(1)
Bu kavmin iş, kolaylaştır ki elbet!
Görünmez, bunca haller görmüşüm ben;
Anam, taş doğsa isterdim akıbet!
Bakışlar, ner’ye dek durmaz azarlar?
Niçin hep önde durmuş cümle putlar?
Halil evladı kalmış put evinde;(2)
Tuz, ekmek Nemrud’un elden yesinler!(3)
Giden hazlar döner dönmez mi bilmem?
Hicaz’dan yel eser, esmez mi bilmem?
Fakirim ben, ömür bitmekte şimdi,
Ve sır bilmiş gelir gelmez mi bilmem?
Eğer gelmişse sırlardan bilenler;
Ona sen gönlü yakmış nağmeler ver.
O ümmet gönlüdür, artık temizle;
Kelim’inden, hekimden çare göster!(4)
Malım, dert aşina gönlümdü elbet!
Nasibim bir boğuk, bir dertli feryat!
Bilinsin, lâle kabrin üstte hoştur;
Susar hem, kanla dolmuş söyleyen dert!
Şiir Notları:
(1) Fakih: Din bilgini, fıkıh âlimi.
(2) Halil: Allah’ın halili/dostu lakaplı Hz. İbrahim (a.s.).
(3) Nemrud: Hz. İbrahim (a.s.) döneminde ilahlık iddia eden Babil kralı. Hz. İbrahim’i ateşe attırma hadisesi birçoğumuzun malumudur.
(4) Kelim: Burada Kelim’den kasıt, Kelimullah (Allah’ın kendisiyle konuştuğu) lakaplı Musa (a.s.) olsa gerek. Hekim derken de hastaları iyileştirmesiyle meşhur Hz. İsa (a.s.) kastedilmiş olabilir.