Hızırla Kırk Saat (11.)
-Sezai Karakoç-
İkindidir sularımın biati
Elini öptüğüm gün ustası
İnci döküp gittiler keçiler
Siyah bir ses bırakarak arkalarında
Şaka yapıyormuşcasına
Hayata alışan oğlaklarıyla
Yazın Dicle kıyılarındaki kuma
Gömülen eşekten daha çok ne var
Güldürecek çocukları
Görmezlikten gelecek babaları
Eşek kurumuş bir Dicle’nin yankısı gibi
Bütün bir Ortadoğu demekti
Okuyanlar okumuştur eşeğin boyun çizgisinde oğul yazısını
Kadın oğlundan alamadığı mektubu yani
Eşektir bilen meşe yapraklarındaki
Yalancı kudret helvasının anlamını
Koyunların ikindisinde eşek de gitti
Kasabadan o meşhur ölü de geçti
Testiler sokaklara boşalttı gizli bir seheri
Bu ölü hangi batmış imparatorluğun bayrağı
Götürülüyor yalınkat bir müzeye
Yerebatan Sarayı’na
Alınarak tekbiri
Yeraltı Camii'nde
Benim ben ben Hızır
Çankıranım ben
Hamam soğutan
Görklü bakışlara gece aralayan
Yumurtada bekleyen
Kafataslarını koruyan
Bahçelerde
Hıdrellez pikniklerinde
Ateş avcısı bilge develerin
Öfkesini gün batımlarına taşıyan
Yaşlının gençliği gence genç
Çığ yuvarlayıcısı
Kaya atıcısı
Dağ bölen
Depremin özü
Şimşek mayası
Hardal kokusu
Çekirge sabrı
Arı vahyi
Ölü etkisi
Bitişik odadaki boşluk
Cihan savaşlarının ilk başyazısı
İlk insan
Son türbe
Ben
Hızır