Hızırla Kırk Saat (14.)
-Sezai Karakoç-
Ben, kışın kefen gelini
Çamların diri ölüm toplumundan da
Üzüm kürelerinin benzerliğindeki yalnızlığından da asmaların
Kurtulmuşum kaynayan bir çölüm belki
Birden doğup büyüyen içine insan sesi karışmış
Sonra ansızın küçülüp kaybolan
Kum tepeleri
Şehit, insanın birden bana dönüşümü çevrilimi
Bir çok cami mimarının görünmeyen danışmanı
Genellikle ben oyarım göğe minareleri
Bilgimin çokluğundan vakit darlığından
İşimin başımdan aşkın oluşundan
Bir türlü geçiremedim yalnızlık serüvenlerini
Dağdan gözleyen bir Hızır vardır kasabayı
Bunu en iyi bilen
Kadınlarına alışamamış ısınamamış bir kasaba beyi
Her gece kutsar beklenmedik bir çeşmeyi
Hep yoksul değilim arada zenginim belki
Suların kaynağındayım
Gül kokusunda
Elma terinde
Şafakta uykuyla uyanış içinde
Bir yanar bir sönerim
Uzayan bir fenerim
Savaşta cephedeyim
Yaraların bezi benim
Tutsak olmayan bir erim
Çünkü tutsağın yüreğindeyim
Kan değilim kandan da ötedeyim
Özgürüm ama yalnız değilim
Ey insan prizmaları
Sizden uzak değilim
İlyas benim kızılötem
Ben sizin morötenizim
Ben en çok horozlarla gezenim
Geceleri namazım
Sabahları ezanım