Hızırla Kırk Saat (18.)
-Sezai Karakoç-
Günleri bıraktınız takvimle uğraştınız
Suyu özlediniz de aramadınız
Harût ve Marût’u dilsiz eden
Saçlarından peygambere büyü ören
Uykuyla ilgili su ve kuyu bilgilerini
Taşları deler deler de su gelir
Işıklı bir engerek gibi
Vecde gelmiş bir devenin
Bol arılı sesi gibi döner döner de
Bir Tanrı mahkûmunu arar
Suyu arayan adam değil
Suyun aradığı adam ol sen de
Sen doğu olursan güneş sana gelecektir
Sen kuşluk olursan kuş sende ötecektir
Sen kuyuda oturacak bir ders taşı bulursan
Bir kabri dışından oyan yontan değil
İçinden insan biçiminde kışkırtan olacaksın
Her lâmbanın bir kuyusu vardır
Ordan aldığıyla aydınlanır
Kuyusuz Bedir Bedir midir
Bir Bedir kuyusuna doldurulmadan önce
Kureyş uluları
Sağken işitmişler anlamışlar mıdır
Ey aydınlanış saatleri
Ölüyle konuşulan saatler
Tabutta demlenen şaraplar
Eski vergilerden damıtılmış viskiler
Bardakları kıran şampanyalar
Bir kuyuya balık olmuş haydutlar
Mağaralara kapı olan duvar olan
Kuyulara duvar olan
Örtü olan kayalar
Kuyu zeytin nar
Yeşeren bir kuyu arar
Vaktin arabı çılgınlar