Hızırla Kırk Saat (18.)

-Sezai Karakoç-

Günleri bıraktınız takvimle uğraştınız
Suyu özlediniz de aramadınız
Harût ve Marût’u dilsiz eden
Saçlarından peygambere büyü ören
Uykuyla ilgili su ve kuyu bilgilerini
Taşları deler deler de su gelir
Işıklı bir engerek gibi
Vecde gelmiş bir devenin
Bol arılı sesi gibi döner döner de
Bir Tanrı mahkûmunu arar
Suyu arayan adam değil
Suyun aradığı adam ol sen de
Sen doğu olursan güneş sana gelecektir
Sen kuşluk olursan kuş sende ötecektir
Sen kuyuda oturacak bir ders taşı bulursan
Bir kabri dışından oyan yontan değil
İçinden insan biçiminde kışkırtan olacaksın
Her lâmbanın bir kuyusu vardır
Ordan aldığıyla aydınlanır
Kuyusuz Bedir Bedir midir
Bir Bedir kuyusuna doldurulmadan önce
Kureyş uluları
Sağken işitmişler anlamışlar mıdır
Ey aydınlanış saatleri
Ölüyle konuşulan saatler

Tabutta demlenen şaraplar
Eski vergilerden damıtılmış viskiler
Bardakları kıran şampanyalar
Bir kuyuya balık olmuş haydutlar
Mağaralara kapı olan duvar olan
Kuyulara duvar olan
Örtü olan kayalar

Kuyu zeytin nar
Yeşeren bir kuyu arar
Vaktin arabı çılgınlar

Şiir Notları:
Hızırla Kırk Saat (Şiirler III) – Harût ve Marût: Kur’an-ı Kerim’de adı geçen, insanlara sihir öğreten iki melek. Ayet-i kerime: “Süleyman’ın hükümranlığı hakkında şeytanların (ve şeytan tıynetli insanların) uydurdukları yalanların ardına düştüler. Oysa Süleyman (büyü yaparak) küfre girmedi. Fakat şeytanlar, insanlara sihri ve (özellikle de) Babil’deki Hârût ve Mârût adlı iki meleğe ilham edilen (sihr)i öğretmek suretiyle küfre girdiler. Hâlbuki o iki melek, ‘Biz ancak imtihan için gönderilmiş birer meleğiz. (Sihri caiz görüp de) sakın küfre girme’ demedikçe, kimseye (sihir) öğretmiyorlardı. Böylece (insanlar) onlardan kişi ile karısını birbirinden ayıracakları sihri öğreniyorlardı. Hâlbuki onlar, Allah’ın izni olmadıkça o sihirle hiç kimseye zarar veremezlerdi. (Onlar böyle yaparak) kendilerine zarar veren, fayda getirmeyen şeyleri öğreniyorlardı. Andolsun, onu satın alanın ahirette bir nasibi olmadığını biliyorlardı. Kendilerini karşılığında sattıkları şey ne kötüdür! Keşke bilselerdi!” (Bakara, 2/102) Engerek: Zehirli bir yılan türü. Vecde gelmek: Kendinden geçmek, coşmak… Bedir: Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.s.) Mekkeli müşrikler arasında yapılan ilk gazvenin olduğu yer ve bu gazvenin adı. Kureyş (Benî Kureyş): Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.s.) mensup olduğu Arap kabilesinin adı. Tabut: Burada sandık anlamında.


Destek ol 
Rastgele Getir