Hızırla Kırk Saat (20.)

-Sezai Karakoç-

‒ Kapadın mı iyice taşı
‒ Taş kendi kendine kapandı
‒ O kıvılcım saçan nedir içerde
‒ Gözlerimizdir
‒ Şehir bizim ansızın yitişimize ne diyecektir
‒ Şehir evlerini büyütecek
Badanasını yenileyecek
Fırınlarını kapatacak yeni fırınlar açacaktır
Süt sağacak
Köpüklenecek
Şarabın kıvamında yenilikler
Devrimler yapacak
Ve bizi unutacaktır
‒ Bizi unutmayacaktır
Her bey değişiminde
Her üye seçiminde
Her çocuk ölümünde
Her sayfa açışta
Her kitap yayınlanışında
Her kitap yakışında
Her sürü dönüşünde
Bizi ansıyacaktır
Her su kuruyuşunda
Her açlıkta her vebada
Her şimşek çakışında
Katedrali uğuldatan gök gürültüsünde
Mermer yaran depremde
Bizi ansıyacaktır
Her define bulunuşunda bizi unutsa da
Yeraltından her levha çıkışında
Bizi hatırlayacaktır
Gebeler bizi yalan yanlış sezerler
Doğumlarda aydınlıkça bilirler
Çocuğun çevresindeki ışık
‒ Ki onu yalnız anneler görürler ‒
O ışık bizdendir bunu bilirler
Çocuklar şubat ayında
Kara düşen kurt izinde
Bizi ansırlar
Yüreğe inen bir çivi biçiminde
‒ Bizi unuturlar
Senato seçimlerinde
Sofrada değil belki şölende
Biz nerdeyiz arkadaşlar düğün nerde
Biz konuğuz şölende
Ama gün olur anılmayız
Manastırda bile
‒ Hey ancak göz kıvılcımını seçebildiğim arkadaş
Peki bizim o evren beneği
Köpek nerde
HEPSİ BİRDEN (bir korkuyla) ‒ Evet köpek nerde
‒ Köpek ne dışarda ne içerde
Kayanın kendisi belki
Mağaramızı evrenden ayıran
Kayserden ve Kayser kentinden ayıran
Zarın perdenin belgenin ta kendisi
Sabah yıldızı ışırken dışardadır
Gün doğarken içerdedir
Bir kadın doğursa dışardadır
Bir baba ölse içerdedir
Bir savaş olsa içerdedir
Bir barış imzalansa dışardadır
Deniz inse içerdedir
Deniz çıksa dışardadır
Çoban çoban içerdedir
Sürü sürü dışardadır
HEPSİ BİRDEN (korkuyla, ürpertiyle, coşkuyla, Azrail’i
görmüşcesine, İsrafil’in sûrunu işitmişcesine) ‒ Peki köpek nerdedir
‒ Arkadaşlar sizi bir alacakaranlık uykusuna çağırırım
Köpek kemikten yapılmış
Üstüne sayfalar yazılı bir deridir
O bulunduğu zaman biz de bulunacağız
Bulunup bilineceğiz demektir
Eşsiziz demektir
Mağaramızı kılıçlar koruyacak demektir
Kent para fırın ve ateş değişecek
İçine bizim alınyazımız karışacak demektir
Gün saatini bizim yerimize
Kıtmir kuracak demektir
Köpek bir gün bize
O boz tüyleriyle
Islak diliyle
Bir çocuk sesini andıran sesiyle
Hepimizin çocuğu geri dönecektir
Bir külün içinde yüzyıllarca duran
Biçimini yakalayıp geri dönecektir
Deniz kıyısında kayık karan
Genç kızların ışınlarını taşıyacaktır derelere
Ve çölde ilerleyen bin tonluk bir deve
Gibi bize bir siteyi yüklenerek dönecektir
Gün vurduğu zaman ağzına mağaranın
Bizden alınan vakit bize geri verilecektir
Çiğnenmemiş çayırlıklardan
Devşirilen yeşillikler yüzümüze sürülecektir
Bir el uzanışıyla
Gelecek çağlara çağdaş olacağız
Uykumuzu en ulu ders olarak okutacaklar çocuklara
Uykumuz korkunun ötesinde
Yeni bir kımıltı demek uygarlıklara

Uyudular ayakları ses çıkarmadan çakıltaşlarında
Güneşte pişmeyen bir yumurta
Tapınaklar için kesilen taşların biçiminde
Gökten başka denizden de anlaşılan gecenin gelişinde
Solan kadınlarda eriyen gülde
Uyudular uyuyarak onardılar
Işıttılar insan yüreğini
Kentler battı kentler çıktı uyudular
Mağaranın ağzını kapatan kaya
Değirmentaşı gibi döndü yüzyıllarca
En az gerekli gün ışığını vererek içeri
En yüce bir yaşama için gerekli
Kâbusları süpüren umut için gerekli
Rüya gören sayıklayan beyin için gerekli
Kurban sanatının şehidi eller için gerekli
Kelimeyi dürbün gibi geleceğe çeviren
Dağ görünüşlü diller için gerekli
Tenleri bir Hızır konuğu gibi yeşil ve al
Uyudular gençliğin mağara konukları

Şiir Notları:
Hızırla Kırk Saat (Şiirler III) – İsrafil’in sûru: Dört büyük melekten biri olan İsrafil’in (a.s.) üfleyeceği sûr. İslam inancına göre Allah’ın emri doğrultusunda İsrafil (a.s.) vakti gelince üç kere sûra üfleyecek. Birinci üfleyişinde yerler gökler sarsılacak, ikincide insanlar ve tüm canlılar ölecek, üçüncüde ise insanlar hesaba çekilmek üzere diriltilecektir. Sûr: Üfürülme vasıtası olan, içi boru gibi boş olan, ses çıkaran şey. Ashab-ı Kehf’in uykusu anlatılır şiirde. Ashab-ı Kehf: Magara arkadaşları. Kur’an-ı Kerim’de bahsi geçen, yıllarca sığındıkları bir mağarada uyuyakalan ve sonra tekrar uyanan arkadaş grubu. Bakınız: Kehf suresi. Ansımak: Anımsamak.


Destek ol 
Rastgele Getir