Hızırla Kırk Saat (24.)

-Sezai Karakoç-

Sofra sofraya değer sofra sofraya
Sofra sofraya bakar yaklaşır sofra sofraya
Böylece gökten sofra iner dağa
Şairlikten sonra başlayan azıklarla
Şarap dense de şarabı aşmış bir şarapla
Susuz topraksız ve göksüz büyümüş bir buğdaydan
Yapılmış ekmekle donanmış bir sofra
Kansız ve etsiz bir sofra
Ne kedi ne köpek sofra der buna
Ne hintli ne rum sofra der buna
Hızır avına çıkmış bengisuya
Bengisu kâbusuna kanmış insan sofra der buna
Sen de günlük sofrayı bir kaç kere
En çok da çocuklukta o güz oruçlarının
İftar durumlarında sandın böyle bir sofra
Doğudan gelen davullarla sahurda
Bir sofrayı böyle bir sofra sandın
Evin saati gösterdi hep böyle bir sofrayı
İkindi Kur’an’ından sonraki sofralara
Kattı zamanından bir zaman belki
Kana dönüşen bir şarap değil
Duaya çevrilen bir şarap içildi o sofrada
Ten olan bir ekmek lehimi değil
Gönül azığı olan bir ekmek yendi o sofrada
Zeytinse hem ışık verdi hem sofra katığı

İdris İshak ve Şit azığı
İlyas gölgesi
Bir Yusuf akşamı
İlerde bengisu doldurulmak için
Bünyamin’in yüküne saklanmış
Gümüş su tası
Yakub’un koyun postu
İbrahim atlası
Bekçiyse Musa’nın asası
İşte böyle bir tören içinde açıldı gök sofrası
Bu bir yas mıydı düğün müydü
Büyük bir şehirden geçen
Bir kasaba halkası
Sona eriyor demekti bir dağ çağı
Orda anlatıldı gece yarısı
Bir iç çağrısı gibi sofradan
Ve İsa’dan yükselen
Havariyun’da yankı yapan
Gelecek dönemin Mekke çağrısı
Gelecek vakitlerin mescitleri kurulsun diye
Onlar yıkıyorlardı mihrabında
Putperest ateşler yakılmış
Ön cephesi yerinden oynamış tapınağı
Orda anlatıldı Cebrail’in yaprakları
Orda katıldılar Bedir Savaşı’na
Yeşil sancak tuttular
Durdu sancak
Orda da görüldü alkışlandı
Hendek Savaşı’nda
Kayaların kıvılcımlarında
Yanıp söndüğü gibi
İstanbul ve Roma’nın siluetleri
Ve önlerinde
Yeşil sancaklı sultan tuğları
Arzı soyunmuş
Arşı giyinmiş asker
Şimşekle devrilmiş bir boğa gibi
Yere serilmiş bir Haliç
Sonra “ayrılış” konuşmasında
Sustu İsa
Sustu İsa’da her havari
Sustu yüz yirmi dört bin sahabi
Sustu zaman
Sustu bengisu
Su sundular yaralı sahabeye
Durdu arz karıncaları
Sustu arş sesi
Durdu develerin üstünde güneş
Hurmalar bir vadiden bir vadiye gidip geldiler
Ve durdu yaprakları
Dört kitap durdu ve dinledi
“Şahit ol ya Rab!”
Sesi kaldı yalnız ortada
Onlar da o sofrada
Bizim gibi şahit oldular

Şiir Notları:
Hızırla Kırk Saat (Şiirler III) – Hızır: Kur’an-ı Kerim’de Musa (a.s.) ve Hızır’ın (a.s.) yolculuğundan bahsedilir. Kendisine ilahi hikmet ve ledün ilmi bahşedilmiştir. Hâlâ hayatta olduğuna ve bazı kimselere göründüğüne inanılır. Oturduğu kuru yerin, bastığı yerlerin yeşile büründüğüne inanılır. Tasavvufi çevrelerde veli olduğu kabul edilir. Hakkında detaylı malumat için Kur’an-ı Kerim’e, hadis-i şeriflere vs. kaynak eserlere bakılabilir. Bengisu: Âb-ı hayat, hayat suyu, ebedî su, ölümsüzlük suyu. Güz: Sonbahar, hazan. Şit (a.s.): Hz. Âdem’in oğullarındandır. Kur’an’ı Kerim’de adı geçmeyen, kendisine sahife indirilen peygamberlerdendir. Bünyamin: Hz. Yakub’un (a.s.) en küçük oğlu, Hz.Yusuf’un (a.s.) hem anne hem baba bir küçük kardeşidir. Kur’an-ı Kerim’de ismi zikredlmeden kendisinden bahsedilir. “Yusuf kardeşinin yükünden önce onlarınkini aramaya başladı; sonra kardeşinin yükünden su kabını çıkardı…” (Yusuf, 12/76) Öncesi ve sonrası ayet-i kerimelere de bakılabilir. İdris, İshak, İlyas, Yusuf, Yakub, İbrahim, Musa, İsa (a.s.): Kur’an-ı Kerim’de adı geçen peygamberlerdendir. Havariyun: Havariler. On iki kişiden oluşan Hz. İsa’nın (a.s.) yardımcıları. Mihrap: Cemaatle namaz kılınan cami, mescit gibi ibadet yerlerinde imamın namaz kıldırırken duracağı yeri gösteren yer. Bedir Savaşı: Müslümanlarla Mekkeli müşriklerle arasında geçekleşen, Peygamber Efendimizin (s.a.s.) katıldığı ilk gazvesidir. Hendek Savaşı: Müslümanlarla Mekkeli müşrikler ve onların müttefikleri arasında gerçekleşmiştir. Arz: Yeryüzü. Arş: En yüksek gök katı… Sahabe: Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.s.) tasdiklediği, nazarına mazhar olmuş sohbet arkadaşları.


Destek ol 
Rastgele Getir