Hızırla Kırk Saat (25.)
-Sezai Karakoç-
Şam’dayız
Mevlâna ve Mesnevi
Muhyiddin ve Yasin
Şems ve Füsus
Şems nasıl değiştirdi
Bengisu sarnıçlarından geçirerek
Mevlâna Celâleddin’i
Ve Yasin bir delikanlı biçiminde
Ağır ölüm hastalığında
Nasıl iyileştirdi İbn-i Arabi’yi
Mekke çatısında Füsus’un ve Fütuhat’ın yapraklarını
ayıklayan
Güneşin yağmurun ve rüzgârın yardımcısı kimdi
Şam çarşılarında Şems’e rastlamadı mı
Yolun bir kıyısında o öbürü bir kıyısında
Şems bir soruydu
Bir cevaptı Mevlâna
Benziyorlardı bir arada
Kişinin kendisiyle yaptığı bir konuşmaya
Muhyiddin’in İbnürrüşd’e dediği gibi
Bir evet bir hayır demedi Mevlâna
Hep evet dedi Şems’e bu konuşmada
Şam çarşılarında Mevlâna
Aradı durdu Şems’i
Bir yitirip bir buldu Şems’i
Şems bir bengisuydu O’na
Mevlâna Şam’da Muhyiddin’le konuştu
Ona Şems’i sordu
Muhyiddin kabrini açarak
Sabır kitabından bir yaprak çevirerek
Şems’in kendisini gösterdi
Sonra yorgun bir Şam öğlesinde
Sıcakta çekirgeler kavrulurken
Çömeldi bir su kıyısında
Hızır’ı gördü alı yeşili gördü suda
Şems’i gördü ve buldu kendini
Şam çarşılarında Şems alındı Mevlâna’dan
Kendisine Mesnevi verildi
Gökten bir kartal geçse
Ve yere düşse gölgesi
Bu acaba Şems’in mi gölgesi
Yerin altından gelirse
Bir su şırıltısı sesi
Bu ses Şems’in mi sesi
Çöllerde kumda varsa
Kızgın bir ayak izi
Bu iz Şems’in mi izi
İşte böyle böyle kurdu Mesnevi’yi
Şems’in ayrılığı
Dudaklara dokunup da
Ağza konamayan
Bir bengisu gibi