Hızırla Kırk Saat (31.)

-Sezai Karakoç-

Ayın şakırtısına koştular
Ayağın zaferini kutlarken
Altın parçası çakıllar
İlk çocuğunu doğurmuş
Bir kadından daha çok al tutmuştular

Akşam sütünü sağıp kadınlar
Alçak dam kıyılarına toplandılar
Hışırdıyordu meşeden haymalar
Damıtılmıştı daha yeni
Uykunun ilk kırağısında çocuklar
Onlar da şangırtısından sarsıldılar

Ay bir deprem sayrısıydı o gece
Beklenen bir deprem hurmalar üstünde

Şehir konukları gözcü oldu
Ululardan biri sözcü oldu
Bize ayı böl dediler
Ayı böl inandır bizi dediler

Birinin kılıcı bir meşale gibi
Yandı gecede

Biri bir Roma senatörü gibi
Bürünmüştü harmanisine

Biri çöle dönüktü
Çöl uzayan bir gençlikti

Yeni bir şiire acıkmışcasına
Develer de aya bakmaktaydılar
Ay onlar için de
Yeni bir aruzdu bu dernekte

Bize ayı böl dediler
Ayı böl parçala bizi inandır dediler

Ayı böl parçala dünyaya fırlatalım
Sesin yeni sancağını
Roma’yı bir kere de biz yakalım
Haliç’i kuşatalım
Zincir kıralım köle kurtaralım
Çöl atını Okyanus’a uzatalım
Arab’ın ayağını
Büyük denizlerde yıkatalım
Bizi zamana fısıldayanı
Biz dudaklarımızla değil
Yüreklerimizle fısıldayalım

Ey ay bölün ey dolunay bölün
Doğudan batıdan
Birden görün
Sana okuduğumu anladınsa
Anladınsa nedir yerdeki bu serüven
Bizi en derin deniz dibi
Yosunları gibi
Döndüren
Bu serüven
Nedir anladınsa
Bölün

BATI KOROSU

O les éveils et réveils des rêves des abeilles du matin
Les cas de séparation de nous des nuits de Satan
Les crépuscules des hommes incarnés des sültans
Ressuscités des jardins argentins du temps de l’Ottoman

La lune est la seule souveraine des déserts frémissants
Descend et monte sur les chameaux fluorescents fleurissants
Une vérité pour l’humanité connaissante
Pour la cité propheétique un licite document

Böl ayı yıkalım ayın ve Ev’in içindeki yapıları
Atalardan miras biçimleri
Tazeleyelim beyaz badanayı
Döndürelim üzümü üzüm sınırına
Kanı kan sınırına
Anne diyelim kardeş diyelim çocuk diyelim kadınlara
Sıfır yüzdesinde tutalım faizi
Gömmeyelim toprağa
Varlığından utandığımız kızı
Böl ayı kurtar saralıları
Ay çarpmışları

Bir sülün
Gibi elim sana dönerse
Ay bölün
Bir gülün
Ateşten geçişinde
Ne taşıdığını yüreğinde
An bölün
Ocakların ağıtını yansıt
Babasız kalan çocuklar için

Ay bölün
Koyundan ayrılmış kuzular için
Baharda
Tanrı aşkına bölün

Bize ayı böl dediler
Ayı böl bizi inandır dediler

Ayı yerde ölçen
Büyücülerden
Bir dürbün dağı kurmadan
Ay ayrılır
Ay akar
İncir yaprağından süt gibi
İki elimize

Ay savaş gömleğidir
Yırtılır kılıcımızın ucundaki
Bir hız buğusundan

Ay yayılır
Doğumumuzun doğusuna

Ay bir lâdes kemiği
Kırılır iki parmağımızın arasında
Bu ziyafette

Ay bir yaydır
Örümcek ağı gibi ipekten
Düşer bir kuş tüneğinden
Yoksula un öğüten
Kuş saçaklı değirmen
Olan kucağımıza

Ay yeni doğmuş
Ölü anneli
Bir çocuk gibi
Teslim edilmiştir bize

Biz ölümden
Ve yalımdan arıttık
Ay yerleşecektir
Yerimize

Aydan
Yamuk yamuk gelen
Bir yumuşak yumruktur
Yağmur size

Ayı
Manastır damından gözleyen
Konuşmaya konuşmaya unuttuğu dilden
Öte
Bir ses gözleyen
Sesimizi arayan ufukta
Rahipler anlar
Belli belirsiz biraz
Yazın ilk aylarında
Geceleri olgunlaşan ayda
Kirazlar bilir biraz

Ay bir atın tayında toyunda

Ayı böl ayı parçala dediler
Ayı böl bizi inandır dediler

Ayı bölmek için yeter bir bakışımız
Bir el uzatışımız
Bir kelime söyleyişimiz
Ayı yüreğimizde diriltişimiz
Yankısına dönüşümüz suda
Ölümü anışımız ayışığında
Hızır’la helâlleşmemiz
Bir bengisu mehtabında
Bir deniz buluşumuz altında

Ay bölündü bir kasabada
Yürüdük kaldırımlarda
Kitap okuduk ayışığında
Anneler son yemek izini yıkamada
Çocuklar gündüzün
Bıraktığını ararken ağaçlarda
Bir güneş daha batmada
Bir gün daha solmada
Heykeller yaprak yaprak kurumada

Ay bir iftar gibi üzüm salkımında
Dolaşan bir mimar mermer bir mimberde
Döne döne inen
Bir minareden
Ayın bölünmesinden doğan Elhamra
Ay bir zeytin dalı Kurtuba’da
Mısır’da ışıklı bir hurma

Öyle bir içki içildi ki
Kırılan ay bardağında

Altımızdaki atlar
Soluk aldılar
Asya’nın doğusunda
Afrika’nın Avrupa’nın batısında

Kuruyan şehirler vardır
Hızır
Ay bölünüşünden dökülen
Tüveyçler taşır onlara
Ve o kentler
Bir akşam
Gençleşirler

Ağrıyan gözlere
Ayın tozu sürülür

Durmuş meme
Pörsük anne
Ayın parçalanışındaki
Sıcaklıkla
Döner ilk iş gününe

Savaşlarda Kur’an okuyanlar
Ayı parçalara ayırırlar
İki ay parçasından
İner ordular iner asker

Çoban vardır
Kayalara oturur

Kuzulara değmiş çubuğuyla
Ayı böler
Ay bölünür
Açılırken güller

Ayı
Bu dünyanın yeşili
İkiye böler
Öte dünyanın
Akı

Biz ayı bölersek
Ay boyuna bölünecek demektir

Ay
Dalgalı bir suda
Nasıl kırılırsa
Bizim
Bengisu pınarı
Elimizde de
Öyle
Bölünecektir

Ay bölündü gece gezimiz gibi
Kopmamak için direnen bir nar kadar bile direnemedi
Solunda ölen çocuk Hiroşima Nagazaki
Sağında bir Cebrail kelebeği
Kur’an ören bir ipek böceği
Kentlere yaylalara
Mezmur sesine önceden alışmış dağlara

Sırtında bir evren taşıyan
Sedef tenli atlara
Ay köpüğü atlara
İnsan ufkunda ağaran
Yeni adağa

Gece eve dönülürken
Kevserden
Bengisudan
Bardak bardak içmişcesine
Her gören yarılan ayı
Sarhoştu
Yaralıydı
Yarı yarıya
Gerçek yurt ereğinden

Bütün bunlar
Hep bir tılsımdır dediler
Ay bölündü
Bu da bir tılsımdır dediler
Kirli yatak tılsımdır
Masaya büzülüp atılan
Hâkî gömlek tılsımdır
Batı doğuya gün eğriliğinde
Çeliğin yüksek fırınında ağaran bir tılsımdır
Ağaran gün tılsımdır

Kapıyı çalıyorlar ay diye
Pencerenin camını kesti
Bir Hızır akşamının elması

Çocuk ve kızkardeş içerde
Bir güz gibi
Bir güz bağı gibi
Bozuldu kalem
Kâğıdın tiftiği atıldı bir anıtta
Yolcunun coşuşunda
Boşuna kınanmış
Bir yolun kavşağında

Yak yıldızlarını ayını ey kutlu gece
Bir kurban gibi yeniden başlamak gerekiyor işe

Şiir Notları:
Hızırla Kırk Saat (Şiirler III) – Hayma: Bağ bahçelerde çalı çırpıdan yapılan çardak türü şey. Şiirde “Hışırdıyordu meşeden haymalar” şeklinde kullanılmış. Ayrıca “Hayme” de Arapçada çadır anlamındadır. Kırağı: Soğuk havalarda sabahları toprakta ve bitkilerde görülen donmuş çiy. Sayrı: Hasta, mizacı bozuk, keyifsiz, üzgün. Harmani: Vücudu saran kolsusz üst giysisi, pelerin, bir nevi palto. Ayın bölünmesi/yarılması: Ayet: “Yaklaştı saat (kıyamet) bölündü ay. (Kamer, 54/1) Peygamberimiz’in (s.a.s.) mucizelerinden biri de ayın yarılmasıdır. Müşrikler Peygamberimiz’den (s.a.s.) mucize istemeleri üzerine Peygamberimiz (s.a.s.) parmağı ile aya işaret etmiş ve ay ikiye yarılmıştır. Ve bu ayın yarılması doğudan batıdan her yerden görünmüştür. Kızların gömülmesi: Cahiliye devrinde yani Paygamberimiz’in (s.a.s.) peygamberliğini henüz ilan etmediği devirde, doğan kız çocukları utanç kaynağı idi. Bazıları bu utançtan kurtulmak için canlı canlı toprağa gömüyor bazı vicdanı el vermeyenler ise gömmüyorlar ancak utanç içerinde yaşıyorlardı. İslamiyetle beraber bu kötü âdet ortadan kalktı desek de günümüzde kürtaj vs. gibi çeşitli uygulamalarla devam ettirenler olabilir. Bengisu: Âb-ı hayat, hayat suyu, ebedî su, ölümsüzlük suyu. Elhamra: İspanya’nın Endülüs bölgesinde Granada kentinde yer alan saray. Kurtuba: İspanya’da bir şehir. İslam şehirleri arasında yeri apayrıdır. Endülüs medeniyetinin beşiğidir. Tüveyç: Küçük taç, çiçek tacı. Mezmur: Davud’a (a.s.) indirilen, Davud’un (a.s.) güzel sesiyle okuduğu Zebur isimli kutsal kitabın bölümlerinden, surelerinden her biri. Erek: Gaye, hedef, amaç. Tılsım: Kuvvetli tesir, sihir, büyü, birtakım olumsuzluklardan korunmak amacıyla hazırlanan, üzerinde çeşitli şekiller ve yazılar bulunan muska gibi anlamlara gelir. Hâkî gömlek: Yeşile çalan toprak rengi gömlek. Güz: Sonbahar, hazan.


Destek ol 
Rastgele Getir