Hızırla Kırk Saat (40.)

-Sezai Karakoç-

Konuşacak Mehdi(1)
Geldi derleniş günü
Derleniş toparlanış vakti
Artık her gün her gece
Bir kadir günü ve gecesi
Kur’an iniyor dağlardan tepelerden
Yağmur onun yedeğinde
Horozlar en keskin sesleriyle ötmede
Koyunlar ışıldıyor yünlerinde
Yeni ve keskin bir bilgelik keçilerde
Doğudan batıya bir şimşek atlardan
Heyamolalarla inip çıkan(2)
Bir eleğimsağma develerden(3)
Kadınlar örtünürler Meryem örtülerini
Bacalar yeniden tüter
Odunların en sertinin yanışından
Bırakarak gökyüzünde bir ocak sisi
Dağlarda bir başka coşkunluk çağlıyor
Menekşede çiğde kekikte ses var
Bir vahiy uğultusu arılarda(4)
Karıncalarda hikmet suskunluğu
Barışı ve çalışkanlığı sağduyunun
Derleniş toparlanış diriliş saati
Geldi
Yükseldi bir ağartı müslüman ufuklardan
Müslüman mevsim ve iklimlerden
Kelimeler sıçradı yıllarca beklemişlerdi taşlarda
Bir başkalaşım oldu yazılarda
Seslerin durduğu yerde
Gizlice süren bir âyet sonu yumuşaklığı
Duruşlar bir sûreden inmişcesine ağırbaşlı
Davranışlar ölçülü tartılı
Büyük dönüş başlamadan önce
Kendini bırakarak evrenin koştuğu o Bütüne
Bir kanat çırpmasıyla karıştığı Varlığa
Düzeltip dünyayı yeniden
Toplumu dirilten insanı erdiren
Şeytanı bir duvar ucunda sıkıştıran
Dam saçaklarında koğalayıp
Eski sınırına iten
Kentlere mutluluğu
Bir ikindi anıtı gibi getiren
Her eve mermer dağıtan
Şelâle paylaştıran
Kan kanalı uzatan
Engebeli bir gebelikte
Yatağından korkan kadınlara

Süt verin süt verin çocuklara
Alarak nar incir gibi yemişlerden
Şit evi sığmağı zeytinlerden
Meryem’in dayanağı hurmadan
Tükenin var olun varlığıyla Varlığın
Ki göreceksiniz kesin kesin
Yüzünüzü nereye çevirirseniz çevirin
O’dur var olan var eden(5)
Biçim veren değiştiren
Dağıtan toplayan
Hiç olmamışa çeviren
Bir çırpıda gelip
Geçmişe döndüren zamanı
Sesi seslendiren yeri yerlendiren
Sonra açıp yeli yürüyen bir kabir gibi
İçine yeri yerleştiren gömen
Bir kan pıhtısından meniden
Bir insan türeten
Sonra onu büyüten(6)
Sözüne kulak yapan ağız yapan
İşine onda bir yetenek özü mayalandıran
İnanış veren sabır veren
Kur’an’a da şeytana da
Eş yapan yoldaş yapan sırasında
Bir örtü gibi birden açan dünyayı
Sonra birden toplayan ortalığı

En büyük kolleksiyon sahibi
Kafataslarından kemiklerden
Güneşten aydan yıldızlardan
Cennet ve cehennemlerin
Kaybolduğu doğduğu girdabından
Her çağ bir başka ses
Duyulan mızrabından
Doğmamış ve ölmeyen
Gelmemiş ve gitmeyen

Şiir Notları:
Hızırla Kırk Saat (Şiirler III) – (1) Mehdi: Kıyamete yakın ortaya çıkıp yeryüzünde adaleti hâkim kılacağına inanılan kurtarıcı. Mehdiyle ilgili hadis-i şerifler okunarak detaylı bilgi edinilebilir. (2) Heyemola/Heyamola/Heyamol: Denizci selamı olarak bilinir. Eskiden denizciler veya işçiler, kürek, gemi demiri veya herhangi bir şey çekerken gayrete gelmek için “ha gayret” anlamında yüksek sesle belli bir makamda bu sözü söylerlermiş. (3) Eleğimsağma: Gökkuşağı anlamındadır. Bu şiirde “Bir eleğimsağma develerden” şeklinde geçmektedir. Burada rengarenk anlamında olabilir. (4) “Bir vahiy uğultusu arılarda”: Peygamberimize (s.a.s.) vahiy geldiğinde yanında bulunan sahabe-i kiram efendilerimiz bazen arı uğultusuna benzer bir ses işitirlermiş. Hadis-i şeriflere müracaat edilebilir. Diyanet İşleri Açıklamalı Meali: (5) “Doğu da batı da Allah’ındır, nereye dönerseniz Allah’ın yönü orasıdır. Doğrusu Allah her yeri kaplar ve her şeyi bilir.” (Bakara, 2/115) (6) “O, insanı pıhtılaşmış kandan (‘alak’tan) yarattı.” (Alak, 96/2) “Andolsun, biz insanı, çamurdan (süzülmüş) bir özden yarattık. Sonra onu az bir su (meni) hâlinde sağlam bir karargâha (ana rahmine) yerleştirdik. Sonra bu az suyu ‘alaka’ hâline getirdik. Alakayı da ‘mudga’ yaptık. Bu ‘mudga’yı da kemiklere dönüştürdük ve bu kemiklere de et giydirdik. Nihayet onu bambaşka bir yaratık olarak ortaya çıkardık. Yaratanların en güzeli olan Allah’ın şanı ne yücedir!” (Müminun, 23/12-14) “Ey insanlar! Ölümden sonra diriliş konusunda herhangi bir şüphe içindeyseniz (düşünün ki) hiç şüphesiz biz sizi topraktan, sonra az bir sudan (meniden), sonra bir ‘alaka’dan, sonra da yaratılışı belli belirsiz bir ‘mudga’dan yarattık ki size (kudretimizi) apaçık anlatalım. Dilediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde durduruyoruz. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyor, sonra da (akıl, temyiz ve kuvvette) tam gücünüze ulaşmanız için (sizi kemale erdiriyoruz.) İçinizden ölenler olur. Yine içinizden bir kısmı da ömrün en düşkün çağına ulaştırılır ki bilirken hiçbir şey bilmez hâle gelsin. Yeryüzünü de ölü, kupkuru görürsün. Biz, onun üzerine yağmur indirdiğimiz zaman kıpırdar, kabarır ve her türden iç açıcı çift çift bitkiler bitirir.” (Hac, 22/5) Alaka: Erkeğin spermiyle döllenmiş dişi yumurtadan bir hafta zarfında oluşan hücre topluluğunun rahim cidarına asılıp gömülmüş şekli demektir. Mudga: Ceninin, üzerinde diş izlerini andıran şekiller taşıyan, henüz uzuvları oluşmamış şekli demektir.


Destek ol 
Rastgele Getir