İzhâr-ı Mazeret ve Taleb-i Mağfiret
-Hâkânî Mehmed Bey-
Yâ ilâhî keremin mebzûl et
Özrün üftâdelerin makbûl et
Kılma derd ehlini ey ferd-i Samed
Heybet-i sümme radednâ ile red(1)
Kudretin vasfına tâkatleri yok
Neylesünler fukarâ-yi mahlûk
Nîce etsün bir alay mûr-i sakîm
Melikü’l-arş-i azîmi ta‘zîm
Hânedânına Resûlün ammâ
İltica eyleyüb ey bâr-i Hudâ
Yine lütfundan umar gufrânî
Mûrdan kemter olan Hâkânî
Günümüz Türkçesiyle Anlamı:
Ya Rabbi, lütfunu esirgeme. Düşmüşlerin/acizlerin özrünü kabul et (yüz çevirme bizden). Ferd ve Samed (tek ve her şey kendisine muhtaç) Allah’ım, “Sonra (tekrar) verdik.” (Bkz. İsra, 17/6) sözünün kudretiyle reddetme muhtaçları. Mecalleri yok ki fakir fukaranın, kudretini nasıl vasfetsinler? Bir alay hastalıklı/zavalllı karınca nasıl yüce arşın melikini yani seni tazim etsin? Sonsuz nimet bahşeden Rabbim, Resulün (s.a.s.) ehl-i beytine (ailesine) sığınıp yine senin lütfundan bağışlanma diler karıncadan daha aciz olan Hakani kulun.
Şiir Notları:
Hilye-i Hâkânî’den bit kesittir. “Fâilâtün/ fâilâtün/ fâilün” kalıbıyla yazılmıştır. -
(1) Sümme radednâ: “Sonra verdik.” anlamında İsra suresi 6. ayet-i kerimede geçmektedir. Ayetin tamamı mealen şöyledir: “Sonra onlara karşı size tekrar egemenlik verdik. Mallar ve çocuklarla sizi güçlendirdik, sayınızı daha da çoğalttık.” (İsra, 17/6)