Kız Kulesi

-Erdem Bayazıt-

Biricikliğin burcunda bir lamba
Müebbede mahkum bir kızlık
Hasret duvarına hapsolmuş bir annelik
Yalnızlığın somut bir simgesi
Gibi mi olmuş bu sadelik?

Gücünü alıp yasalardan
Cengiz Han’ın çadırından
Çıkıp gelen ta Çin Seddi’nden
Başında mücevher dolu bir sele
On yedisinde bir cariye
Den kalma bir ünlem mi bu kule?
Konuvermiş suların üstüne.

Üsküdar açılmış feracesini
Bir başka âlemin operasından bir arya gibi
Kıyılardan yamaçlardan
Avaz avaz fışkıran mor pembe bir bahar var
Bir de çığlık çığlığa savrulan
Bembeyaz martılar!

Bir Ukraynalı iri iri açmış gözlerini
Seyrediyor süzülen bir şilebin güvertesinden
Boğaziçi’ni
Kayıyor ard arda köşkler yalılar
Kayıyor Mihrimah, Valide, Şemsipaşa, Ayazma
Odesa limanına kayıtlı bir gemide bir tayfa:
Sığınmış ceplerine yoksul elleri
İndiriyor içine bir bir o narin minareleri!

Boğazda tıkanan bir lokma gibi bir anda:
Kız kulesi!

‒ İmdat!

Ne Ukraynalı tayfa ne de kimsecikler duyuyor bu sesi
Bir yanıt veren olmadı bu güne kadar
İnliyor kız kulesi!

Kozyatağı, 2004

Şiir Notları:
Şiirler: Karanlık Duvarlar – Sele: Yayvan, genişçe sepet. Arya: Operalarda biri tarafından söylenen uzun şarkı. Şilep: Yük gemisi. Tayfa: Gemide çeşitli işlerde çalışan, gemici.


Destek ol 
Rastgele Getir