Muhallebim ve Mektebim
-Tevfik Fikret-
Ninem sordu: Şermin, kimi
Çok seversin?” “Oo ninemi?”
“Başka?” “Babamı, şüphesiz.”
“Daha?” “İzin verirseniz
Sayayım: Muhallebimi,
Sütlacımı, şekerimi,
Hep şekerlemelerimi;
Biraz da gevrek severim…
Fakat en çok mektebimi,
Mektebimi pek severim.
Âlî bina!
Neler öğretir o bana.
Tam bir hafta oluyor ki
Biliyorum: Dünya iki
Ayrı ve büyük parçadır,
Avrupa, Asya, Afrika;
Bunlar eski,
Evet, bunlar Eski Dünya;
Öteki de Amerika
Ve adalar… Neydi ismi?
Avustralya, değil mi?
Evet, o: Avustralya;
Bunlar Yeni Dünya… Demek
Toprağımız beş kıtadan,
Birçok karayla adadan,
Ve denizlerden ibaret.
Karaların isimleri
İşte hatırımda; kendim
Kitabımı dünden beri
Karıştırdım ve öğrendim
Birkaç büyük deniz… Elbet
Hocamız bugün onlardan
Biraz bahsedecek ve ben
Sayacağım ezberimden:
Bahr-i Siyâh, Bahr-i Sefid,
Bahr-i Muhît-i Atlâsî,
İki de Bahr-i Müncemid,(1)
Bahr-i Ummân… İşte hepsi.(2)
Yok, daha vardı lakin
Hatırımdan çıkmış, demin
Biliyordum… Kalın kafa!
İnsan öğrendiği şeyi
Daha iyi
Öğrenmeli… Şimdi bana
Bıldır iyi bellediğim
En güç şeyleri sorsalar,
Bilirim, ezberlediğim
Hafızamdan çıkmaz; çıkar
Fakat onlar dikkatsizce
Öğrendiğim şeylerdir hep.
Bugün ders alırım, gece
Hazırlarım, yarın mektep-
te dinleyin, bilmiyorsam
Eğer hepsini tastamam,
Sizin olsun muhallebim…
Bana yetişir mektebim!