Na‘t-ı Peygamberî

-Nâbî-

Sakın terk-i edebden kûy-i Mahbûb-i Hudâ’dır bu
Nazargâh-ı ilâhîdir makâm-ı Mustafâ’dır bu

Felekde mâh-i nev Bâbü’s-Selâm’ın sîne-çâkidir
Onun kandilidir hûr matlâ-i nûr u ziyâdır bu(1)

Habîb-i Kibriyâ’nın hâbıgâhıdır, hakîkatde(2)
Tefevvuk-kerde-i arş-ı Cenâb-ı Kibriyâ’dır bu

Bu hâkin pertevinden oldu deycûr-ı adem zâil
Amâdan açdı mevcûdat dü çeşmin tûtiyâdır bu

Mürâ‘ât-ı edeb şartıyla gir Nâbî bu dergâha
Metâf-ı kudsiyândır bûsegâh-ı enbiyâdır bu(3)

Günümüz Türkçesiyle Anlamı:
Allah’ın nazar ettiği, O’nun sevgilisinin (Hz. Muhammed) makamı olan bu yerde edepsizlikten kaçın. Gökteki yeni ay (ilk hilal ve son hilal arasındaki ayın görünmez evresi) O’nun Selam Kapısı’nın bağrı yanığıdır. Işık veren Güneş O’nun nurundan doğar. Yüce sevgilinin (Hz. Muhammed’in) istirahat yeridir. Burada bulunmak, esasında yüce Mevla’nın arşında bulunmak gibidir. Bu toprağın pırıltısından (yaydığı nurdan), yokluk karanlığı son buldu. O yokluk âlemindeki tüm mevcudat (var olan, yaratılan her şey) o toprağın sürmesiyle iki gözünü açtı. Ey Nabi, edebe riayet etmek şartıyla gir bu dergâha. Burası meleklerin tavaf alanıdır, peygamberlerin buse kondurduğu (hürmette bulunduğu, tazim ettiği) yerdir.

Şiir Notları:
Mefâîlun/ mefâîlun/ mefâîlun/ mefâîlun - (1) Veya: “Bunun kandili Cevzâ (ikizler burcu)”. (2) Veya: “… hâb-gâhıdır, fazîletde”. (3) Veya: “… cilvegâh-ı enbiyâdır bu”. Not: Rivayete göre Nabi, paşalardan biriyle hac yolculuğuna çıkar. Medine-i Münevvere’ye yaklaştıklarında paşa ayağını uzatarak istirahat eder. Nabi o anda kendisine gelen ilhamla bu naatı okur. Paşa bu durumun aralarında kalmasını ister. Ancak Medine-i Münevvere’ye vardıklarında Mescid-i Nebi müezzini minareden bu naatı okur. Şaşırıp kalırlar. Müezzine bu naatı nereden duyduğunu sorarlar. Müezzin, rüyasında Peygamber Efendimizi (s.a.s.) gördüğünü, kendisine “Ümmetimden Nabi isimli şair beni ziyarete geliyor. Onu bu şiirle karşıla…” buyurduğunu söyler.


Destek ol 
Rastgele Getir