Talip İsen...
-İbrahim Gülşenî-
Tâlib isen verme şeyhine keder
K’ol kederden döndürür senden nazer
Gıll u gışdan arıdıgör gönlünü
Çünkü kalbi sâfîdir sâfı sever
Bakma inkâr ile Pîr’in yüzüne
K’ol nazardan redd olasın bî-haber
Garra olma kahr iden dem Pîr eğer
Lütf edüben yüzüne bakub güler
Nakd-i kalb içün mehekdir kalb-i Pîr
Saklayuben kalbin andan kıl hazer
İşüdüp anlamadın ne dediğin
Sâde-dil tâliblere hayru’l-beşer
Dedi muhlis çün hatar vardır azîm
Pes neden sen fâriğ oldun bî-hatar
Cehlini ilm edüb ey tâlib sana
Nef‘ini darr etmegil hayrını şerr
Rûşenî’den işitirdim Gülşenî
Sâde-dil olanı Pîr candan sever
Günümüz Türkçesiyle Anlamı:
(Yolun) talibiysen şeyhine keder verme ki senden nazarını çekmesin. Gönlünü karışıklıktan arıt, çünkü onun kalbi arınmıştır, arınmış bir kalp sever. Pirinin yüzüne inkâr ile bakma, yoksa nazarını senden çeviriverir haberin olmaz. Şaşaalı olmazsan eğer, pirinin kahrını celbetmiş olsan bile lütfedip yüzüne bakar ve güler(?). Kalbi kazanmak için Pir’in kalbi mihenk taşı gibidir. Bu sebeple kalbini ondan saklamaktan kaçın (ki o kalbi mihenge vursun, ölçsün, kıymetsizse kıymet katsın)(?). İşittiğin hâlde ne dediğini anlamadıysan, (bil ki) gönlü arınmış talipler için insanların hayırlısı. (O) muhlis, büyük tehlike vardır dedi. O hâlde sen neden tehlikesizlikten el çektin(?)? Ey talip, cehaletini ilim sanıp sana faydalı olanı zararlı, hayırlı olanı şerli kılma. (Ben) Gülşenî, (mürşidim) Rûşenî’den işitirdim: “Gönlü arınmış olanı Pir, candan sever”.
(Not: Anladığımız kadarıyla yaklaşık bir anlam vermeye çalıştık. Yanlış anladığımız yerler olabilir.)