Terci-i Bend-i Pûşîde-i Türbe-i Latîf-i Hazret-i Mevlânâ-yı Rûmî
-Şeyh Galib-
I. Bend
Zehî pûşîde-i zerdûz-ı pür-zer zühre-pîrâye
Ki kat ber-kat müreccah köhne-tâk-ı çarh-ı bâlâya
Zemîni belki fâyik atlas-ı gerdûn-i hadrâya
Resâdır perde perde vâsıl itmek arş-ı a‘lâya
Ki misli girmemiştir çeşm-i mihr-i âlem-ârâya
Münevver bir şafakdır gûyiyâ subh-ı tecellâya
Müceddid olduğu Sultân Selîm’in dîn u dünyâya
Nümâyandır bu nev pûşîdesinden kabr-i Monlâ’ya
II. Bend
Selîm Hân ibn-i Sultân Mustafâ kim dâd-perverdir
Süleymân tahtına hem zâtı hem âsârı zîverdir
Sipehrin çok zamandan arzûsu bir dilâverdir
Vücûd-i pâki pür-cûdı bu yüz başına efserdir
Hele bulsun biraz işler karâr emr-i mukarrerdir
Cihânı serteser feth idecek bir şâh-ı serverdir
Müceddid olduğu Sultân Selîm’in dîn u dünyâya
Nümâyandır bu nev pûşîdesinden kabr-i Monlâ’ya
III. Bend
Değil pûşîde guyâ safhâ-i âyât-ı Kur’ân'ı
Safâdan sadrı olmuş Levh-i Mahfûz’un sebakhânı(1)
Müşa‘şa‘ hâme-i nûr ile yazmışdır kalem ânı
Per-i Cibrîl olub ser-levha-i satr-ı zer-efşânı
Nigâhı âşinâ-yi rûh ider erbâb-ı irfânı
Nukûşundan çıkar kim tutdığı cây-i Süleymânı
Müceddid olduğu Sultân Selîm’in dîn u dünyâya
Nümâyandır bu nev pûşîdesinden kabr-i Monlâ’ya
IV. Bend
Selîm Evvel’e olmuşdı zâhir sırr-ı Muhyiddîn(2)
Bu sultân-ı celâlet-pîşeye feyz-i Celâleddîn
İdüb hem kubbesin tecdîd u hem pûşîdesin tezyîn
Bu takrîb ile oldı âlem-i ma‘nâda şehrâyîn
Ki ya‘nî buldı şimdi sâhibin bu devlet-i dînin
Olur bir bir mükemmel heb nizâm-ı ekmel-i pîşîn
Müceddid olduğu Sultân Selîm’in dîn u dünyâya
Nümâyandır bu nev pûşîdesinden kabr-i Monlâ’ya
V. Bend
O Monlâ kim velîler hâline medhûş-i hayretdir
Makâmı derk olunmaz Allah Allah bu ne hâletdir
Kitâb-ı Mesnevîsi âyet âyet ders-i hikmetdir
Tokışmış mevc mevce külzûm-ı aşk u mâhabbetdir
Serâser nutk-ı pâki hep keremdir hep kerâmetdir(3)
Cenâb-ı şehriyâre şübhe yok tevfîk-ı Hazret’dir
Müceddid olduğu Sultân Selîm’in dîn u dünyâya
Nümâyandır bu nev pûşîdesinden kabr-i Monlâ’ya
VI. Bend
Müzerkeş târ-ı mihri eyleyüb bâfîde üstâdân
Zümürrüd safha üzre eylemişler nakş-ı câvîdân
Kamer hal-kerdesinden bir su çekmişler ki cân hayrân
Behiştin nev-bahârın eylemişler câ-becâ rîzân
Görüb bu âb u tâbı cevher-i aklım olub tâlân
Bu beyti okuyub yâdımda kaldı su gibi elân
Müceddid olduğu Sultân Selîm’in dîn u dünyâya
Nümâyandır bu nev pûşîdesinden kabr-i Monlâ’ya
VII. Bend
Hudâya nâil-i maksûd idüb şevketli hünkârı
Hemîşe ide tedbîrine tevfîkın mededkârı
Olub her kârı âsân kalmasun bir emr-i düşvârı
Gelüb eyyâm-ı adli âğlasun a‘dâ-yı bedkârı
Kasâidlerle kılsun Gâlib-i bî-dil senâkârı
Bu beyti olsun ammâ sâkinân-ı arşın ezkârı
Müceddid olduğu Sultân Selîm’in dîn u dünyâya
Nümâyandır bu nev pûşîdesinden kabr-i Monlâ’ya