Yaz

-Sezai Karakoç-

Kara incir ve nar
Piran ülkesinde bir pınar
Suyunun derin sülüklerden
Örülmüş saçları var

Yazdı arabayla geçtik
Bir yılda iki kere Dicle’yi
Köpek boşluğa uludu uludu
Ve teslim oldu uslu suya
Ve köpekle Dicle bir süre
Birbirinde eriyerek aktılar
Ve urganla bağlıymış gibi arabaya
‒ Sırtında nehirden bir kaç parça ‒
Korkunun yapraklarını birer birer bırakarak suya
Ulaşıp bir portakal ağacı gibi durdu
Evimizi andıran arabanın yanına
Araba araba yürüyen ocağımızdı
Tersine dönmüştü yalnızca
Tekerleri de bir kışlaydı
Seferberlik ölülerinden bir kışla
Köpek gibi sevinçliydi yerinde duramıyordu o da
Giderek bir Piran’a gelerek bir Piran’dan
Aşıyordu samur Dicle’yi doğudan batıdan
Ama Piran geride kaldı
Ashab-ı Kehf mağaraları kapandı
Veliler yağmur ateşlerinde yandı
Çocukluğun o Dicle kokan bir yılı
Yeniden yapılan o eski kasabada kaldı
Şimdi bir surdayım yüzüm yağmur gibi çizgili
Ölü bir kaynakta ama asıl ölü benim
Savaşta ölmedim
Savaşmamak için öldüm

Namazı gördüm namazı
Cayır cayır yakıyorlardı
Bir kaç milât adamı
Kızgın bir arı oğulunda

Elim bir ak at oldu
Burda savaşmak şart oldu
Tam öğlen vakti

Namazı uzatıp alana
Kopyalana kopyalana
Döndürmeli bir çağlayana

İçinde mermer ekili yaz tarlasını
Kanatlarında doğuyu karartan yarasasını

Duvarlara yazan gecenin anayasasını
Ağaçlaşan ve ağaçkakanların yediği hastasını
Gel de bir alacakaranlık gibi yanaştırma yanma
...Yaz geceleri yusufu tutun kuşlarını eritirdim
Kuşluklarda halamın bir vakit fazla namazından
Açardı gök sofrasını mucize annesi
Kadınları yalnız kadınları buruşturan akrebi
Parmakların ucundan emilerek alınan zehri
‒ Hiç çatlamamış dudakların aldığı zehri ‒
Ben hiç emmedim amma dudağımda
Kaynar o yaz akreplerinin izi
Kelimelerime ve şiirime hep o
Çocukluğun zehri
Kurtaran zehir karışır
Tutkal gibi yapışır
Kanalların ve kanadaların
Kayaların ve havuç uçlarının
Narın ve karıncanın
Suyun ateşin ve yaranın
Kırık köpeğin ve devrik boğanın
Ateş varlıklarının su yaratıklarının
Kiraz yazılan vişne çakılan yazıtlarının
Cin atasözlerinin peri sayıklamalarının
Meryem gibi doğurduğu o uyurgezer yazlar
(1966)

Şiir Notları:
Piran: Pirler. Dicle: Diyarbakır’ın bir ilçesi. Şahdamar / Körfez / Sesler (Şiirler II): Sesler - Dicle Nehri: Fırat ile birlikte Mezopotamya’yı oluşturan iki büyük nehirden biri. Urgan: İnce halat. Kışla: Askerlerin bir arada barındıkları yapılar bütünü. Seferberlik: Kısaca, savaş vb. bir durumda yapılan hazırlık, alınan önlemlerin tümü. Ashab-ı Kehf: Magara arkadaşları. Kur'an-ı Kerim’de bahsi geçen, yıllarca sığındıkları bir mağarada uyuyakalan ve sonra tekrar uyanan arkadaş grubu. Bakınız: Kehf suresi. Arı oğulu: Ana arıyla birlikte kovandan ayrılan arı topluluğunun yeni kurdukları kovana verilen ad.


Destek ol 
Rastgele Getir